ilt
uye
Google PageRank Checker
HASAN SABBAH
Dünya'ya hep "Kimin malını aldımsa işte malım, gelsin alsın; kimin sırtına vurdumsa işte sırtım, gelsin vursun." diyen insanlar gelmezler. Bu izgede Al Capone'un da yeri vardır. Ek olarak ezoterizm yalnızca gerçeğin aranışı değildir, pragmatik dünyaya yönelik öğeler de içerir. M.S. 11. yüzyılda böyle bir ezoterist görüyoru: Hasan Sabbah. Dünya'yı cennet etmeye yönelik fikirleri var gibi, 200 dönüm yer üzerinde bu uğurda çok da uğraşmış.
Böyle bir beklenti de zaten olmalı idi. Kuran İslam'ı Arap Yarımadasından çıktığında Arap Yarımadasında karşılaştığından çok daha köklü Zerdüşizm ve hatta Budizm kalıntıları ile karşılaşmaya mahkumdu. Nehirler kaynaştığında yeni renk eskilerinden katkılanır. Tarlaya düşen ayrık otu koay temizlenmez. Temizlendiği sanıldığında da bir bakarsınız 7 sene sonra yeniden canlanır.
Hristiyanlık gibi bol taraftarlı bir din ile bağdaştırma ve karışım yapma olasılığı açıkça söz knusu değidi.
Sıffin Savaşından sonra zaten ortalık karışmış, Ali ve Muaviye taraftarları ayrılmışlardı. Daha önceden de ayrılma vardı ancak açıklığı ve belirginliği zayıftı. Sıffin'den sonra üzerine bir de Hariciler eklendiler ve bir Harici (İbn-i Mülcem) Ali'yi yaralayarak öldürdü. Bir bütün 3'e bölündü mü demek ki bölünebiliyor denir ve daha da bölünmesi kolaylaşır. Hasan Sabbah durumu için ezoterizmle kaynaşamama ve ayrışma durumu denebilir.
Çok kısa süre aralıklarla ard arda gelen Emevi, Abbasi ve Büyük Selçuklu yönetimlerinin de zaten var olan ayrışmaları iyice su yüzüne çıkarması doğal kabullenilmelidir. Özellikle Büyük Selçuklular için asıl önemli olanaın vergi almak olduğu ve bu konuda baskıcı olduğu da gerçek olmalıdır. Manevi ayrışmaya bir de maddi ayrışma eklendi mi artık bardak iyice taşar. Hasan Sabbah böyle bir devrin insanıdır.
İslan Ansiklopedisinden aşağıdaki kırpıntının önemi büyüktür. Başına buyruk hareketini güçlendirmek isteyen Sabah'ın stili gibi, nice yönetimin kolayına kaçan yöneticinin de zaafiyetini açığa vurur:
"Ayrıca Hasan Sabbâh eğitim ve öğretimi yasaklamış ve müridlerini cahil bırakmıştır. Ona göre Allah akıl ve düşünceyle değil imamın rehberliğiyle tanınabilir; zira akıl Allah’ı tanımak için yeterli olsaydı herkes aynı fikre sahip olurdu. Halbuki akıl din için yeterli değildir ve bundan dolayı insanların her devirde dini bir imâm-ı ma‘sûmun nezaretinde öğrenmeleri gerekir. Etrafındaki insanlar, Hasan Sabbâh’ın bu düşüncelerinde derin hikmetler gizli olduğuna inanıp peşinden gittiler."
İslam Bakara 104 ile açıkça yönetimin gözetilerek aydınlatılarak yapılmasını emretmişti ama sarayda yaşamak bunu zorlaştırıyordu.
Bakalım Alamut Sarayında neler olmuş olabilir.
ok Ekşi Sözlük'ten bir alıntı ile başlamak doğru olur, Hasan Sabah bir batıni liderdir ve bütün batınılerde aşağıdaki durum az ya da çok vadır:
"yaradanın varlığına, dinlere, peygamberler ve kitaplara inanmakla inanmamak arasında gidip gelen; sorgulamadan kabullenmeyi içine sindiremeyip, sorguladığında ise cevapların tatmin etmediği ve dinsel olgulardan daha da uzaklaşan kişilerin kafalarındaki sorulara, tek bir kaynaktan, kronolojik ve mantıklı açıklamalara dayandırılarak cevap veren, internet üzerinden kolayca indirilip ulaşılabilecek kitap."
Sahir Erman'ın önsözü önemli de olsa ikinci kısmın doğruluğundan emin değilim, birinci kısım ise doğru.
Sezar'ın hakkını Seazar'a verrsek Hasan Sabbah Alamut'u hile ile almış ama 3000 altın dinar ödemeyi de ihmal etmemiş, eşkiya demek olası değil. Tabii yöntemleri de bizce mantıklı değil. Öldürdtüklerini bir kenara bırakırsak Alamut da çok büyük bir kitaplık kurmuş, ve orayı devre göre bir ilim merkezine dönüştürmeye çaba harcamış.
Çok da uzun ömürlü olmamış, 150 sene ardından Hülagu Han "tahammül mülkünü" de, Alamut mülkünü de kitaplığını da yakmış yıkmış.
Gerçekte bizim için çok önemli olan kitaplık içerisindeki kitaplar,bunlara ilişkin bir dizi de efsane mevcut, ama ne olanlara ne de tahribattan kurtulanlara ilişkin, bir kaç isim dışında çok da bilgi yok. Tüm baktığımız kaynaklar 6 numaralı/sıralı kaynağımızın söylediklerini yineliyorlar.
Tarikatın inançlarına yönelik açık bilgiler kaynaklarda verilmektedirler.
Tapınakçılar Haçlı Seferleri sırasında Alamut ile iletişmde/etkileşimde olmuşlardır ve örgütlenmelerinde bu guruptan örnek almışlardır.
Bizim açımızdan esas önemli olan ise Tapınakçıların Alamut kitaplığından aldıkları kitapların olup-olmadığıdır. Özer Uçuran Çiller'in bu yönde savlarını gördük.
Keza Rönesans sırasında eski eserlerden geniş ölçüde yararlanan Francis Bacon ve İsaac Newton'un yararlandığı eski eserler arasında "Book of Hermes" in orijinal ya da orijinale daha yakın ve daha sonra USA'ye nakledilmiş bir kopyasının olup olmadığı bizim için çok önemli idi.
Açık ki Tapınak Şövalyeleri Masonik örgütlenmede etkin oldular ama hangi ölçüde etkin oldukları ve katkılarının Doğu'dan gelme kaynakları önemli.
Ancak bu konuda istediğimiz ayrıntıya erişemediğimiz de gerçek.
Sonuç olarak Alamut Kalesi ve Hasan Sabbah ezoterizm tarihinin mihenk taşlarıdır, ağırlık eksenleridir, önemli basamaklarıdır demek pek olası değil, ama iletim zincirinin bir halkasıdır demek doğru olur. Daha nemli bir rolleri varsa da biz ortaya koyamadık.
ZİYARETİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ; YARARLI OLDUĞUMUZU UMUYORUZ.
BİZE isoger1@hotmail.com HER ZAMAN YAZABİLİRİNİZ.
...
© 2015 , İsmail GERMAN. HER HAKKI SAKLIDIR
PLEASE PREFER GIVING LINK IF THAT SUFFICES

      EZOTERİZM
HasanSabbah
Haşhaşin-TapınakŞöv.
Wikipedia
İslamAns
EkşiSözlük
MiltaryWikia
Wikia/Hashashin
İsmaililik
İsmailiyye
HashashinTemplars
Hashashin
HasSab